Biz, çocukların cinsel istismarına karşı savaş veren bir grup gönüllüyüz. Kendimizce edindiğimiz bilgilerle, toplumda bu konu hakkında bir bilinçlendirme yaratmayı hedefliyoruz. Amacımız, annelerin ve babaların konu hakkında bilgilendirilmesi ve yeni neslin daha sağlıklı ve güven içinde büyümesidir.


Thursday, April 5, 2007

Çocuk ile iletişim (Dinleme)




Çocuklarımız için güvenli bir ortam sağlamanın en kolay yolu ve en geçerli yolu daha önceki yazımda belirttiğim gibi onların “kendilerine güvenli bir insan” olarak yetişmesini sağlamak. Bu site açıldığında site sorumlusu arkadaşlar ile yaptığımız toplantılarda özellikle çocuklarımızı yaşayacakları olumsuz olayları beklemeden ailelerin bilinçlenmesini sağlamanın önemi hakkında konuşmuştuk. Yani bu site içerisinde nasıl yaparızda koruyucu hizmetlere yer verebiliriz? Bu yazı bunun için yazıldı ve bundan sonraki yazılar aslında bu amacı gerçekleştirmek için yazılacak.

Bir aile ortamında koruyucu hizmetleri geliştirmenin yolu öncelikle çocukla sağlıklı bir iletişim içinde olmak ve sağlıklı iletişimin ilk adımı ise çocuğumuzu DİNLEMEK.

Dinlemek kelimesi eğitim alanında en çok kullanan kelimelerden biri ve bu çok sık kullanım malesef ki kelimenin altının boşalmasına neden oluyor ve insanlar dinlemeye gerekli özeni göstermiyorlar.

Dinlemenin önemi nedir? Diye bir soru sorarak devam edelim. Bir çocuk düşünün 5 yaşında olsun, bir sorunu var ve bu sorununu anlatmak için anne veya babasının yanına gelmiş. (Sahneyi lütfen kafanızda canlandırmaya çalışın) anlatmaya başlıyor ve anne veya baba eğilerek çocukla göz teması kuruyor ve onun anlattıklarını dinliyor ve dinlediğini belirten tepkiler veriyor. Çocuğun anlattıklarını yargılamıyor. Duygularını reddetmiyor anlayışla karşılıyor.

Bu durumda çocuk acaba nasıl mesajlar alıyor?
“Dünyada benim için en değerli insan benim anlatıklarımı önemsiyor. O dev gibi kişi benimle aynı mesafeye geldi, beni daha rahat dinlemek için eğildi. Benim duygularımı anlıyor ve hissettiklerimi anlayışla karşılıyor. Anlatmak istediklerimi anlatmak için acele etmeme gerek yok çünkü o bana zaman ayırmaya gönüllü. Beni Seviyor. Ben bir bireyim benim duygularım düşüncelerim önemli, aldığım kararlar önemli. BEN ÖNEMLİYİM. vb.”

Dinlemenin karşıdaki kişiye verdiği en önemli mesaj “ben önemliyim” mesajı. Çünkü her insan doğduğunda belli bir potansiyelle dünyaya gelir. Ve bu potansiyellerini gerçekleştirmesinde çevre büyük önem taşır. Çevrenin ise en önemli etkenleri çocuğun en yakın çevresi olan anne ve babalardır. Çocuğun ben önemliyim mesajını almasının yolu onu etkin bir şekilde dinlemektir. Etkin dinlemenin nasıl yapılacağı konusuna gelecek olursak,

- Çocuğu dikkatle (can kulağı) ile dinlemeliyiz. Dinleme sırasında çocukla aynı hizaya gelip, çocuğun yüzüne bakmalıyız.
- Hislerini paylaşmalıyız. (mutlaka hak vermemiz gerekmez, bunu hak vermeden de sadece hislerini anladığınızı ona hissettirebiliriz.)
- Başımızı sallayarak, “evet”, “anlıyorum”, Hımm” gibi kelimelerle çocuğu dinlediğimizi belirtebiliriz. Veya çocuğun söylediklerini anladığımızı belirten bir tekrar yapabiliriz.
- O anda başka işimiz var ise, onu bırakıp, çocuğa yönelmeliyiz, o anda ki işimizi erteleyemeyecek bir durumda isek ve dinleyemeyecek durumdaysak, onu ne zaman dinleyebileceğimizi söylemeli ve söylediğimiz zaman gerçek anlamda dinlemeliyiz.

Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen kendinize DİNLENEN ÇOCUK NASIL OLUR? NASIL ÖZELLİKLER GELİŞTİRİR? Sorularını sorun ve bir yerlere not edin.

Unutmayın. Çocuğunuzun yazacağınız bu özellikleri geliştirmesi sizin elinizde...


İ. Cem Kaya
Psikolojik Danışman

Tuesday, March 20, 2007

CİNSEL İSTİSMARA UĞRAMANIN SONUÇLARI NELERDİR?

Zedelenmiş Cinsellik: Cinsel istismara uğramış çocukta cinsel duygu ve tutumlar normal gelişimlerinden sapabilir ve uygun olmayan biçimler alabilir.

İhanet Duygusu: İstismarcı çocuğun ona duyduğu güvenin sarsılmamasına ve çocukta ihanete uğrama duygularının yerleşmesine neden olacaktır.

Acizlik: İstek ve iradesi dışında cinsel amaçlı kullanıldığı ve bunu engelleyemediği zaman çocuk kendini çaresizlik ve acizlik duyguları içinde bulacaktır.

Damgalanmak: Çocuğun cinsel istismar olayına eşlik eden “kötülük, utanç, suçluluk” gibi kavramlar zamanla onun benlik algısına karışır ve kendini böyle algılamaya başlar.


EN SIK YAPILAN HATALAR:
Çocuklar cinsel istismarı hayal güçlerinin genişliği nedeniyle uydururlar.
Yaşanmış bir iki olay önemli değildir. Çocuklar olan biteni çabuk unuturlar.
Olayı provoke eden çocuklar, şirin ve cazip kız çocuklar, evden kaçan çocuklar, ihmal edilmiş çocuklar; potansiyel kurbanlar yalnızca bunlardır.
Parklar, genel tuvaletler, ıssız sokaklar, karanlık yerler, boş inşaat alanları tehlikeli bölgelerdir.
İstismarcılar genellikle yaşlı ve yabancı erkeklerle, sokaktaki serserilerdir.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER:

Çocuklar bu konuda genelde yalan söylemezler. İlk kural çocuğa inanmak olmalıdır.
Bir kez olan ya da tekrarlayan cinsel istismar, çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığı açısından ciddi derecede zarar vericidir.
Kurbanlar her sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel gruptan gelen kız ve erkek çocuklar olabilir.
Olayın olduğu yer genellikle ev, okul, ev ile okul arasındaki yol gibi çocuğun içinde bulunduğu yakın çevresidir.
Olguların % 80-90’ında fail 20-40 yaşları arasındaki, kurban tarafından tanınan evli ve çocuklu erkeklerdir.


Yararlanılan Kaynaklar:
Turkish Journal of Police Studies,Vol:7 Issue:1
www.adlitip.org
Montaldo, Charles, Profile of a Pedophile
Keskin, Gülseren ve Çam, Olcay (2005), Çocuk Cinsel İstismarına Psikodinamik Hemşirelik Yaklaşımı, Yeni Symposium 43 (3):118-125
www.polis.web.tr
www.bursapolis.gov.tr


İlkay Çelik

ÇOCUKLARA VERİLEBİLECEK CİNSEL BİLGİLER

Çocuklarınıza cinsellikle ilgili doğru bilgiler verin. Önce cinselliğin ne olduğunu öğretin ki, sonra cinsel istismar hakkında bilgilendirin.

Sizin çocuğunuzun böyle bir şeyle karşılaşmayacağının garantisi yoktur. Ayrıca böyle bir eyleme kimin kalkışacağını da tam olarak bilemeyiz. Siz çocuğunuza bu durumu tanımayı ve kendini korumayı öğretebilirsiniz.

Amaç, onları korkutmak değil, kendilerini korumayı öğrenmeleridir. Bunun için de öncelikli olan cinsel gelişim hakkında bilgilendirilmeleridir.

Çocuğunuza şunları anlatabilirsiniz:
- "Herhangi biri sana istemediğin şekilde yaklaşırsa,
- Seni bunun için ikna etmeye ve zorlamaya çalışırsa,
- Böyle bir eylemde bulunman için sana para, hediye vermeyi, yiyecek, giyecek gibi şeyler sağlamayı ya da senin isteyebileceğin bir şeyi gerçekleştirmeyi teklif ederse, Derhal bu durumdan uzaklaş, ortamı terk et ve mutlaka gelip benimle konuş. Seni korumak ve bu durumu engellemek için senin yanında olacağım. Böyle bir durumla karşılaştığında karşıdaki kişinin niyetini anlamakta zorluk çekebilirsin. Karşıdaki kişinin niyetinden emin olmayı bekleme. Bu konuda en ufak bile bir şüphe duyduğunda ortamdan uzaklaş. Bu durum seni tedirgin edebilir, endişelendirebilir ya da korkutabilir. Birlikte bu durumun üstesinden geliriz."

Çocuğunuz kaç yaşındayken hangi düzeyde bilgi vermelisiniz;

18 ay: Beden bölgelerinin uygun adlandırılmalarını öğretin.
3-5 yaş: Bedenin bölgelerini öğretin. Herhangi birinden gelen cinsel yaklaşımlara “hayır” demeyi öğretin. Çocuklar bu yaşlarda cinsellikle ilgili pek çok soru sormaya başlarlar. Bu, sağlıklı gelişim için gereklidir. Sorularını geçiştirmeyin.
5-8 yaş: Eve güvenli geliş-gidiş planı yapın. Cinsel anlam içeren dokunuşlarla diğer dokunuşları ayırt etmeyi öğretin.
8-12 yaş: Ergenlikteki gelişim hakkında onları bilgilendirin. Güvenli olmayan yerlerin neler olabileceğini anlatın ve buralarda kendini korumaya yönelik nasıl hareket edecekleri hakkında konuşun.
13-18 yaş: Cinsellikle ilgili daha fazla konuşun. Cinsel zorlama ve tecavüz hakkında bilgilendirin. Gebelik ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında bilgilendirin.

İlkay Çelik

ÇOCUĞUNUZU BİR PEDOFİLİDEN KORUMA YÖNTEMLERİ

Çocuğunuzun kimlerle vakit geçirdiği ve arkadaşlarının evindeyken neler yaptığı konusunda mutlaka bilgi sahibi olun.Pedofiller, genelde ailelerinden yeterince ilgi görmeyen çocuklara dikkat ederler, çocukların içinde bulunduğu aktivitelere fazla katılım gösterirler. Çocuğunuzun yaşantısıyla, neler yaptığıyla yeterince ilgilenirseniz; çocuğunuz ile pedofil arasına bir bariyer kurmuş olursunuz.

Bu sorunla yalnızca büyük şehirlerde karşılaşılmayacağını, her yerde ve her zaman karşı karşıya kalabileceğinizi bilmelisiniz.

Çocuğunuzun bedeninin bölümlerinin uygun isimlerini bildiğine emin olmalısınız. Pedofiller, genelde bir çocuğun cinsel bölümleri için şirin adlar takarlar, eğer çocuğunuz uygun isimleri biliyorsa, belki de cinsel bir saldırıyı önlemiş olur.
Çocuğunuzun önsezilerini ciddiye alın.

Önsezi, doğal bir savunma sistemidir ve biz olgunlaştıkça önsezi daha arı hale gelir. Bizi tehlikeli durumlardan ya da acıdan korumak için kendi kendini düzenler. Çocuğunuza eğer kendini rahat hissetmiyorsa, o durumdan, o ortamdan uzaklaşmalarını öğretin. Yapılan şey her ne ise, eğer kendilerini güvende hissetmiyorlarsa, güvende değillerdir. Eğer belli bir kişiyle bir yere gitmek istemiyorlarsa bunun için onları zorlamayın. Bunu şımarıklık ya da saygısızlık olarak nitelendirmeyin ve çocuklarınızın güvenliklerini düşünün.

Yabancılardan kaçınmayı öğretin. Güvenliklerini korumak ve tehlikeden kaçmak için neler yapabileceklerini anlatın.Akranlarının ya da yetişkinlerin davranışlarının hangilerinin “uygun davranışlar olmadığını” öğretin. Kendilerine dokunulması, öpülmesi durumunda bundan hoşlanmıyorlarsa bunu reddetmelerini söyleyin. Eğer birisi dokunursa ve bunu sır olarak kalması gerektiğini söylese bile gelip size anlatması gerektiğini açıklayın.

Çocuklarınızın sizinle her şeyi -cinsel istismar dahil- konuşabileceklerini bilmelerini sağlayın. Birisi kendisine kötü, rahatsız edici bir şey yaparsa arkadaşlarından ya da büyüklerden yardım istemesinin uygun olacağını anlatın.
Bir yabancının çocuğunuza kendini “ailenizin arkadaşı” olarak tanıtamayacağı bir ortam yaratın. Ayrıca başka büyükler tarafından söylenen her şeyin yapılması gerekmediğini öğretin. Çünkü çocuklarımızı genelde “büyüklerin sözü dinlenir” diyerek büyütmekteyiz.

İlkay Çelik

PEDOFİLLERİN ÖZELLİKLERİ

Genelde aşağıda sıraladığımız genel karakteristik özellikler tek başına değerlendirilemezler. Özellikle yaş gruplarında böyle bir yanlış anlamayı ortadan kaldırmak ve bu yaş grubunda yer alan erkeklere bir zanlı gözüyle bakmamak gereklidir.

  1. 0-40 yaş arası erkeklerdir. Ağırlığı 30 yaş üstü erkeklerdir.
  2. Evli değillerdir ve kendi yaş gruplarından çok az arkadaşları vardır.
  3. Eğer evli ise eşi olan ilişkileri cinsel aktiviteleri içermeyen arkadaşça ilişkidir.
  4. Çocuk aktivitelerini, yetişkin aktivitelerinden daha fazla tercih ederler.
  5. Çocukları tanımlarken genelde masum, ilahi güzellikte, tanrısal, fevkalade, olağanüstü vb. gibi gerçekçi olamayan ve abartılı tanımlar kullanırlar.
  6. Genelde çocuklar gibi popüler oyuncakları biriktirirler, uçak ya da araba modelleri yaparlar ya da evde egzotik olabilecek hayvan beslerler.
  7. Odalarını ve yaşadıkları çevreyi çocukların hoşlarına gidecek şekilde dekore ederler; çocuğun yaşı ve cinsiyetine uygun yöntemlerle onları bu ortamlara girdirmeye çalışırlar.
  8. Genelde çocuklarla birebir ilgilenilebilecek işleri/meslekleri tercih ederler. Eğer böyle bir işe sahip değillerse, çocuklarla ilgili aktivitelerde gönüllü olarak çalışırlar. Örneğin, spor koçluğu gibi.
  9. Genelde çekingen, utangaç, evinde az ilgi gören ve sorunlu evlerden gelen çocuklarla ilgilenirler. Hayvanat bahçesi, parklar, konser alanları gibi yerlerde sık sık bulunurlar ve çocuklara ufak hediyeler vererek onların ilgisini çekmeye çalışırlar.
  10. Birçok pedofili sık sık cinsellik konusunda meraklı ve hiçbir cinsel deneyimi olmayan çocuklarla yakınlık kurmayı tercih ederler.
  11. Bir pedofili daha küçük yaştaki çocuklarla ilgilenirken; diğer bir pedofili daha büyük çocuklarla ilgilenebilir, belirli yaştaki çocukları hedef alırlar.

İlkay Çelik

Uzm.Psk.Dan.

PEDOFİLLERİN ÖZELLİKLERİ

  1. Genelde 20-40 yaş arası erkeklerdir. Ağırlığı 30 yaş üstü erkeklerdir.
  2. Evli değillerdir ve kendi yaş gruplarından çok az arkadaşları vardır.
  3. Eğer evli ise eşi olan ilişkileri cinsel aktiviteleri içermeyen arkadaşça ilişkidir.
  4. Çocuk aktivitelerini, yetişkin aktivitelerinden daha fazla tercih ederler.
  5. Çocukları tanımlarken genelde masum, ilahi güzellikte, tanrısal, fevkalade, olağanüstü vb. gibi gerçekçi olamayan ve abartılı tanımlar kullanırlar.
  6. Genelde çocuklar gibi popüler oyuncakları biriktirirler, uçak ya da araba modelleri yaparlar ya da evde egzotik olabilecek hayvan beslerler.
  7. Odalarını ve yaşadıkları çevreyi çocukların hoşlarına gidecek şekilde dekore ederler; çocuğun yaşı ve cinsiyetine uygun yöntemlerle onları bu ortamlara girdirmeye çalışırlar.
  8. Genelde çocuklarla birebir ilgilenilebilecek işleri/meslekleri tercih ederler. Eğer böyle bir işe sahip değillerse, çocuklarla ilgili aktivitelerde gönüllü olarak çalışırlar. Örneğin, spor koçluğu gibi.
  9. Genelde çekingen, utangaç, evinde az ilgi gören ve sorunlu evlerden gelen çocuklarla ilgilenirler. Hayvanat bahçesi, parklar, konser alanları gibi yerlerde sık sık bulunurlar ve çocuklara ufak hediyeler vererek onların ilgisini çekmeye çalışırlar.
  10. Birçok pedofili sık sık cinsellik konusunda meraklı ve hiçbir cinsel deneyimi olmayan çocuklarla yakınlık kurmayı tercih ederler.
  11. Bir pedofili daha küçük yaştaki çocuklarla ilgilenirken; diğer bir pedofili daha büyük çocuklarla ilgilenebilir, belirli yaştaki çocukları hedef alırlar.

Tuesday, March 13, 2007

Aile İçi Cinsel İstismar “Ensest”

Ensest geleneksel olarak biyolojik olarak akrabalığı olan aile bireyleri arasındaki ilişki olarak değerlendirilmektedir.

Ensest vakalarının çoğu annelerin çocuklarındaki davranış sorunları sonucu çocuklarını bir uzmana götürmeleri sırasında araştırmalarla ortaya çıkmaktadır. Olayın kurbanlarının suçluluk, utanma ve dışlanma korkuları olayın bildirilmesini engellemektedir.

Bunun yanı sıra ensest vakalarının çoğunluğunu baba ensesti oluşturmaktadır. Anne ensesti oldukça nadir görülmektedir.
Ensest konusunda düşünülen risk faktörleri (ensestin olabileceğini düşündüren belirtiler) ise; Alkolik baba Alışılmışın dışında şüpheci ya da bağnaz baba Otoriter baba Annenin olmayışı ya da ailede koruyucu güç olmayı beceremeyen anne Annenin ev işlerini yapan ve anne rolünü oynayan kız çocuğu Anne babanın bitmiş ya da sorunlu cinsel yaşantılarının olması Babanın kendi kontrolünü sınırlayan faktörler; madde bağımlılığı, psikopataloji, sınırlı zeka Küçük kızda aniden gelişen baştan çıkarıcı tavırların varlığı Çocuğun insanlara yakın ilişki kurmasına izin verilmemesi, Anne babanın yabancılara karşı düşmanca, paranoid tutum içine girmesi, Anne veya babanın ya da her ikisinin ailesinde daha önce ensest ilişkinin varlığı, Babanın puberte döneminde kızına karşı aşırı kıskançlık göstermesi.

Çocuklar Üzerindeki Etkileri:

Ensestin çocuk üzerindeki etkileri; çocuğun saldırganla olan ilişkisine, seksüel aktivitelerin şekline, çocuğun işbirliğine, şiddet kullanımına, fiziksel zararın varlığına, çocuğun yaşı ve gelişim basamağına ve travma öncesi psikolojik gelişimine bağlı olarak değişmektedir. Ailenin olaya tepkisi de konu üzerinde etkileyici rol oynar.
Cinsel istismara uğramış olan çocuklarda; parmak emme, tırnak yeme, enüresis, enkopresis gibi davranışlara sık rastlanmaktadır. Bunun yanı sıra fobiler ve uyku bozuklukları, kız çocuklarda erkek çocukların yanında güvensizlik ve anksiyete (kaygı) belirtileri, bulantı, kusma, karın ağrıları, baş ağrıları gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Daha büyük çocuklarda; suçluluk hissi ve depresyon görülebilir. Suçluluk hissi, olayın kendisinden değil aile fertleri ile daha sonra yaşanan olaylardan kaynaklanır.

Adolesanlar; okulda akademik ve davranış sorunları, suça eğilim, konversif tablolar, panik ataklar yaşayabilirler (Panik ataklar; homoseksüel saldırı yaşayan erkek çocuklarda izlenir). Kirli ve değersiz olma hissi yaşanabilir. Adolesan kızlar; mazoistik çok eşli cinsel yaşam (bilinçsiz fantezilerine hitap ettiği için) tercih edebilirler. Ayrıca cinsel istismarın; genital hasar, hamilelik ve zührevi hastalık kapma fiziksel zararları da olabilir.Yapılan bazı araştırmalarda kadınlarda uyuşturucu bağımlılığının daha yüksek oranda cinsel istismara uğramayan kişilerde ortaya çıktığı, daha sıklıkla frigide, çok eşlilik ve depresyon görüldüğünü ortaya koymuştur.

Bunun yanı sıra cinsel istismarın, kendileri da cinsel istismara uğramış kişiler tarafından sıklıkla yapıldığı da araştırma sonuçlarında ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak cinsel istismar, bireyin ebeveyn ve cinsel olarak fonksiyonlarını etkilemektedir.

Derya Kurtay

Monday, March 12, 2007

ÇOCUK İHMAL ve İSTİSMARININ ÖNLENMESİ






SORUN: ÇOCUK İHMAL ve İSTİSMARI

Çocuğun sağlığını, fizik ve psikolojik gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan hareket ya da davranışlara “Çocuk İstismarı” denmektedir.

Çocuk ihmal ve istismarı kapsamlı bir olgu olmasına karşın çocuğa yönelik istismar kapsamında fiziksel istismar ön plana çıkmaktadır. Çocukların % 65.72’sinin anne ya da babası tarafından fiziksel istismara uğradıklarını belirlenmiştir.

Cinsel istismar, cinsel doyum için çocuğu kullanmak ya da bir başkasının çocuğu bu amaçla kullanmasına izin vermektir. Bir yetişkinin cinsel haz duymak amacıyla çocuğun cinsel organlarını okşaması, tecavüz etmesi, teşhircilik yapması, çocuğu pornografi aracı olarak kullanması şeklinde tanımlanabilen cinsel istismar, cinsel doyumu çocuklarla ilişkide arayan cinsel açıdan yetersiz kişilerce başvurulan bir suç çeşidi sayılmaktadır.

Toplumca kabul edilmeyen ve duygusal açıdan en yoğun yaşanan cinsel istismar türünün, aile içinde ya da çocukla kan bağı olan kişiler arasında olduğu da bilinen bir gerçektir. Ancak bu tür vakaların belirlenmesi oldukça güçtür. Yapılan araştırmalar cinsel tacizin en çok üç-beş yaşlar arasında yaygın olduğunu ortaya koymuştur.

Çocuğun kendisinden en az 4 yaş büyük bir kişi tarafından cinsel haz amacı ile zorla ya da ikna edilerek cinsel etkileşime maruz bırakılmasıdır. Çocuğun rızası olsun olmasın ırzına geçilmesi, cinsel organlarının ellenmesi, müstehcen sözlere maruz bırakılması, yetişkinin cinsel organlarını okşamaya yöneltilmesi veya zorlanması, çocuğun pornografide ya da fuhuşta kullanılması, çocuğa pornografik materyal izlettirilmesi, teşhircilik vb. gibi davranışlara maruz bırakılması “Cinsel İstismardır”.

Çocuk cinsel tacizi bir çok kişi tarafından yapılabilir; anne, baba, üvey anne, üvey baba, kardeş, akraba, öğretmen, komşu veya herhangi bir yabancı kişi. Bir çocuk cinsel tacize uğradığında çocukta çoğu zaman rahatsız edici duygular, düşünceler veya davranışlar gelişebilir.

Hiçbir çocuk cinsel tacizle başa çıkabilmek üzere psikolojik açıdan hazır olamaz. İki üç yaşındaki çocuk bile, her ne kadar böyle bir olayın yanlış olduğunu bilmese bile, ilerideki yaşlarında yaşadığı bu olaydan dolayı olumsuz bir şekilde etkilenecektir. Beş yaş ve beş yaşın üstündeki çocuklarda, taciz uygulayan kişiyi tanıyorlarsa bir karmaşa yaşamaları normaldir; bu tarz cinselliğin yanlış olduğunu bilmelerine rağmen, cinsel tacizi uygulayan kişiye olan sevgi ve bağımlılıklarından dolayı cinsel tacizi kimseye anlatmazlar.

Çocuk cinsellikten kaçmaya çalıştığında, tacizci genelde çocuğu ya şiddet ya da artık onu sevmeyeceği gibi yaklaşımla tehdit eder. Tacizci aile içinden birisi ise çocuk diğer aile fertlerinin kızacağını, onunla utanç duyacağını düşünür ve hatta bu olayın duyulması durumda ailenin parçalanacağını bile düşünür. Bu tarz düşünceler ve duygular da çocuğun cinsel tacize katlanmasına neden olur.

Cinsel tacize uğrayan çocuklarda genelde bazı ortak karakteristikler oluşur; özsaygıları düşük, hiç bir işe yaramama duygusu, seks konusunda tuhaf düşüncelerin oluşması, içine kapanık ve yetişkin insanlara fazla güvenmemek gibi. Hatta bazı çocuklarda intihara teşebbüs bile olabilir. Cinsel tacizi uğrayan bazı çocukların yeni ilişkilerini cinsellik üzerine kurdukları görülmektedir. Bu tarz çocuklar, yetişkin olduklarında genelde ya çocuklara cinsel taciz uyguluyorlar ya da para kazanmak için cinselliklerini kullanıyorlar.

Çoğu zaman cinsel tacizin fiziksel belirtileri yoktur.Ancak bazı durumlarda doktorlar tarafından muayenede bir takım belirtiler bulunabilir. Cinsel tacize uğramış çocuklarda aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:

Cinsellik veya seks konularına anormal ilgi gösterme veya tamamen ilgisiz kalma.
Uyku sorunları veya kabus görme.
Depresyon veya aile fertlerinden/arkadaşlarından uzaklaşma.
Vücutlarının kirli olduğu veya cinsel organları bölgesinde bir sorun olduğu gibi düşüncelere sahip olma.
Okula gitmeyi istememe.
Normalin dışında yaramazlık yapma / söz dinlememe.
Yaptığı çizimlerde, oynadığı oyunlarda cinsel tacizi andıran resimler/oyunlar.
Anormal bir şekilde agresif olma.


Derya KURTAY
Sosyal Hizmet Uzmanı

PEDOFİLİ NEDİR

Ergenlik yaşı öncesindeki bir kız veya erkek çocuğa yönlendirilmiş cinsel davranışlarda bulunma durumuna pedofili adı verilir.

Pedofillerin genel özellikleri şunlardır;

Bazı pedofiller kızlar yerine erkekleri tercih ederler, bazıları ise her iki cinsi tercih ederler. Hem çocukları, hem yetişkinleri taciz eden durumda olabilirler. Pedofil cinsel ilişkiyi çocukla da denemek ister. Bazı Pedofiller normal görünmelerine rağmen cinsel tercihini çocuktan yana yapmış olanlardır. Asla bu eğiliminden söz etmez ve eğilimini açıkça sergilemezler. Bu tarz pedofili bütün sosyo-kültürel çevrelerde ve sosyal sınıflarda meydana gelebilir. Bu tür Pedofiller, gözlerden uzak, karanlıkta avını yakalamaya çalışan kimseler değildir. Aksine, bu kişi herhangi birinin çok iyi bildiği arkadaşı, topluma iyi entegre olmuş, şüphe uyandırmayan biri olabilir.

Pedofili vakalarının gerçek sayısına, aile içi pedofili olaylarının örtülü kalması nedeniyle asla ulaşılamaz. Aile içindeki bu gerçeğin bir sorun ve hastalık olarak kabul edilmemesi, diğer aile fertlerinin de travma sonrası stres bozukluğu, kişilik bölünmesi, paranoya gibi farklı psikolojik hastalıklarına neden olabilir. Çok nadir sayıda kişi kendisi ve ailesine ait bu problemi sağlıklı bir görüşle ele alıp doğru yolda mücadele etmeyi seçer. Gerçeği ortaya koyduğunda karşılaşacağı problemler gerçekten çok büyük ve çok yönlüdür çünkü. Bu problemlerin ağırlığı nedeniyle gösterilen tepkisizlik, susma, örtme, saklama, kabul etmeme gibi psikolojik kaçınma tepkileri ruhsal hastalıklar içinde en ağır tabloları yaratır.

Aile içi bu durumun saklanması ile nesilden nesile geçen sağlıksız psikolojik yapı, toplumun içinde dibi görünmeyen gizli bir buzdağına dönüşür ve bu durum psikolojik rahatsızlıkların en vahim tablosudur. Gelişmiş ülkeler bu sorunu kabullenme ve mücadele konusunda açıklığa dayalı davranış biçimlerini az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla geliştirdiklerinden kanun, tedavi ve korunma yöntemleri aşamasında pozitif ilerlemeler göstermişlerdir. Ne yazık ki çeşitli tabular, eğitimsizlik, korku, yasaklar, yetersiz hukuk yapısı ve özellikle kadının ekonomik ve sosyal olarak kendi ayakları üzerinde duramıyor olması ülkemizde bu sorunu, sessiz bir çığ gibi görünmeden büyüyen bir duruma getirmiştir.


Bilinen ve kabul edilen taciz kriterlerinden çok daha farklı davranış biçimleri ile gözlemlenebilen pedofili davranışların, kelimelerle anlatılma aşamasına gelmesinde ciddi zorluklar yaşanır. İşi bu olan doktorlar bile yazılı raporlarında tam olarak gerçekleşen fiili dile getirmekte zorlanırlar. Sağlıklı beyin ve ruhun kabul etmek istemediği korkunç gerçekler özellikle ülkemizde uzun yıllardır üzeri örtülmesi nedeniyle korkunç rakamlara ulaşmıştır. Çok açık bir taciz gibi görünmeyen birtakım pedofilik davranışlar, mağdurun psikolojisine pek de farkına varılmayan izler bırakır.

Mücadele etmenin pek kabullenilmeyip susma yolunun seçilmesi ile bu izler, genel toplumsal psikolojik yapımıza yıllardır ciddi oranda zarar vermiştir. Henüz kişiliği oluşmamış çocukların pedofilik davranışlara maruz kalması ruhlarında onarılmaz derin yaralar bırakır ve cinsel kimlik oluşması konusunda kendi gerçekleriyle toplumsal gerçeklerin arasında sıkışıp kalırlar. Rutin toplumsal kurallar gereği evlilik yapma durumunda kalan ve tedavi edilmeyen bu tür vakalar, kendine yapılan sapkın eylemleri yine kendi yakınlarına uygulamaya devam ederek toplumsal bir zincir şekline dönüştürebilirler. Olması gerekenle kendi gerçeği arasında sıkışıp kalan kişilikleri bölünmeler yaşar ve ciddi ruhsal rahatsızlıkların kurbanı olurlar.



Bu rahatsızlıkların tedavisi aşamasında pedofili gerçeği çoğunlukla su üstüne çıkarılmaz ve tedavi gerçek anlamda başarılamaz. Görünen raporlarda paranoid nevroz, kişilik bölünmesi, şizofreni, panik atak gibi yüzeysel isimler yer alır genellikle ve bu kısır döngü sürüp gider.

Her vakada farklı eylem ve durum sergileyen pedofili rahatsızlığı olan her bir hasta farklı derecede iç görü taşır. Yaptığı sapkınlığı doğru kabul edip savunanlar olduğu gibi, bunun kendisine ait bir yanlış olduğunu kabullenenler arasında ciddi tedavi farklılıkları görülür. Durumunu haklı sayıp saldırganlaşanlar olduğu gibi, az da olsa hala iç görüsünü kaybetmemiş olanlar arasında görülen fark, tedavi aşamasında çeşitlilik gösterir. Bazı vakalarda sapkınlık artık kemikleşmiş ve sabitleşmiştir. Gelişmiş ülkelerde bu tür kişilere hadım etme, cinsel fonksiyonlarının tıbbi olarak engellenmesi gibi yaptırım ve cezalar uygulanmaktadır.

Henüz iç görüsünü kaybetmemiş vakalar için doğru davranılabilirse tedavi mümkün olabilir ya da en azından yakın kontrol ile engellemeler sağlanabilir. Bunun sağlanması için hukuk, devlet, aile, toplum ve tıp el ele vermelidir.

Üç maymunu oynadığımız bu toplumsal yara, acı tablolarıyla son yıllarda ve özellikle son aylarda bir patlama yaşamaktadır. Gerçek anlamda pskiyatrik araştırmasının bile pek yapılmadığı, yapılsa da topluma ulaştırılamadığı, dile getirilmekten korkulduğu ve tabular ardında kaldığı gerçeğinin artık kabul edip, PEDOFİLİ kelimesinden kaçmadan mücadele edilmelidir. Aksi takdirde çocukların, hatta bebeklerin canlarının yandığına, annelerin ve sağlıklı ebeveynlerin korkunç acı içinde kaldığına tanık olmaya devam edeceğiz.

ÇOCUKLARDA CİNSEL EĞİTİM






Anne baba olacak kişilere verilen ilk tepki genelde Aaaa! Kutlarım. Cinsiyeti ne? İlk merak edilen cinsiyet olur. Aslında çocuğun cinsiyeti daha doğmadan çocuk ve ailesi için büyük önem taşır. Çocuğun cinsiyeti ailenin beklentilerini tam olarak şekillendirir. Çocuklar cinsiyetlerine göre bu beklenen özellikler doğrultusunda küçük yaşlardan itibaren yetişirler.

Çocuk iki yaşından itibaren kendi cinsel kimliğini farkeder ve bu doğrultuda davranışlar göstermeye başlar. Ailesi de çocuğun cinsiyetine göre davranışları destekler ya da rededer. Örneğin aile kız çocuğu öfkelendiğinde ya da bağırdığında “ne bağırıyorsun erkek fatma” gibi isim takıp çocuğun davranışını redederken veya cezalandırırken aynı davranışı erkek çocuk gösterdiğinde kabul eder. Tekrarlaması için destekler. Yani anne babalar cinsiyete bağlı olarak, beklentileri doğrultusunda çocuğun cinsiyetle ilgili davranışlarını şekillendirir.

Çocuğun cinsiyetine uygun roller geliştirmesinde anne babasıyla olan ilişkisi ve onları örnek almasıda rol oynar. Erkek çocuklar babalarını model alır ve onlar gibi davranmaya çalışırken, kız çocukları anneleri gibi davranmaya özen gösterirler bu durumu çocukların oyunlarda aldıkları rolleri gözlemleyerekte farkedebiliriz. Bu durumda model olan anne veya babanın çocukla kuracağı ilişki önemli bir yere sahiptir. Çok otoriter davranan anne ya da baba çocuğun kendisini model almasını farketmeden engelleyebilir.

Anne babalar çoğunlukla çocukların cinsel gelişimi ve bu konuda gösterdikleri davranışlar ve sordukları sorular kendilerini çaresiz ve zor durumda hissedebilirler. Bir bebeğin veya çocuğun cinselliğinden bahsetmek bazen bizlere garip gelebilir. Konuya yetişkin gözüyle yaklaştığımız ve çocuğun cinsel eğitimini, üreme bilgisi olarak düşündüğümüz için zorlanabiliriz. Hatta bu kadar küçük çocuğun cinsellikle ne ilgisi olabilir diye düşünebiliriz. Ancak çocuklarda bahsedilen cinsellik kavramı büyüklerdeki ya da ergenlerdeki gibi bir cinsellik değildir, daha sonra gelişecek olan cinselliğin kökleridir.

Çocukta farkedilen ilk cinsel ilgiler, tüm çevresini kapsayan merak sonucu oluşur. Genel olarak çevreye duyduğu merak ve cinsel merak birbirine karışır. Çocuğun cinsel konulardaki merakı, yaşı gereği duyduğu diğer meraklar gibi yerinde ve sağlıklıdır. Bu merak çevresini ve dünyayı tanıma, öğrenme ihtiyacından doğar. Çocuk için “ben nasıl doğdum sorusu” ile “Bulutlar neden beyaz” sorusu arasında hiçbir fark olmadığı aileler tarafından unutulmamalıdır.

Soruları cevaplamak, cinsel eğitimin en can alıcı noktalarından biridir diyebiliriz.

Çocuklar yaşlarına göre farklı farklı sorular sorarlar. 2 ila 4 yaş arası olan çocuklar Benim neden pipim yok?, Niçin kızların pipisi olmaz?, Ben nasıl doğdum? Niçin büyüklerin tüyleri var benim yok?, Senin neden memelerin var? Gibi sorular sorarken 5-8 yaş arası olan çocuklar Anneler tek başına bebek yaparlar mı? Annelerin karnı neden şişer? Babalar neden doğum yapmazlar? Kızlar neden sünnet olmuyor? Gibi sorular sorabilirler. Bu tür soruların gelişimin bir parçası olduğunu hiçbir zaman unutmamamız ve bu sürecin onun eğitiminin bir parçası olduğunu düşünerek cevaplamamız gerekir.

Çocuklarımızın cinsellikle ilgili sorduğu sorular mutlaka cevaplanmalıdır. Cinsellikle ilgili soruları cevaplamak çocukların cinsel açıdan erken gelişmesine yol açmaz. Sorularına cevap bulamayan çocuklar meraklarını yenmek için yanlış yerlerde veya kişilerde yanıt arayabilirler. Anne babalar bu sorulara kendileri cevap verdiklerinde, çocuğun cinsellik hakkında ki bilgi düzeyini öğrenmiş olacak ve onun için güvenli bir ortamı sağlamış olacaklardır. Bu tür konuşmalarda özellikle çocuğun yaşına uygun olmayan bir takım argo kelimelerin veya fazla bilginin olup olmadığını kontrol etme fırsatı doğacaktır. Çocuğumuz kaynağını bilmediğimiz ve yaşının daha üstünde cinsel bilgilere sahipse mutlaka bu bilginin kaynağını araştırmamız lazım. Bir cinsel istismar söz konusu olabilir.

Çocuklar cinsellikle ilgili sorular sorduğunda aileler kızarıp, sıkılmamalı ve ve çocukların sordukları sorulara doğru yanıtlar vermelidir. Çocukların sorularını cevaplarken cinsel organların gerçek isimlerini kullanmalıdır (penis, vajina gibi).

Çocukların sorduklarına sordukları kadar cevap verilmelidir. Eğer daha fazlasını merak ederse o size tekrar gelip soracaktır. Fazla açıklamalar çocuğun kafasını karıştırmaktan başka işe yaramaz.

Çocuğun Cinsel gelişiminde önemli bir noktada , çocuğumuzu cinsel istismara karşı kendini koruması için bilgilendirilmesidir. Bunun içinde çocukların 5 yaşından itibaren bilgilendirilmesi yararlı olur.
Bu konuda çocuğu bilgilendirirken “Bu vücut senin, senin iznin olmadan kimse dokunamaz, dokunmaya hakkı yoktur. Birisi senin cinsel organına bakmak istediğinde, dokunmaya çalıştığında, onun cinsel organına bakmanı veya dokunmanı istediğinde veya sana normal gelmeyen bir şekilde seni sevip okşamaya çalıştığında ona hayır, bana dokunmanı istemiyorum de. Eğer söylemene rağmen durduramıyorsan bağır ve en yakınındaki kişiden yardım iste. Okulda isen öğretmeninden, evde ise benden ve annenden, bizler yoksakta herhangi bir kişiden yardım isteyebilirsin. Sana dokunmasına engel olamazsan, senden güçlü bir olabilir, bu kesinlikle senin suçun değil. Utanılacak ve gizlenecek bir şey yok, Gel ve lütfen bana veya annene anlat, eğer bu kişi sana kimseye söyleme diyerek seni tehdit ederse de korkma ve gel söyle.” gibi bir açıklama yapabiliriz. Bu açıklamayı yaparken sakin olmaya, sert olmamaya, konuşmaya açık olduğumuzu fark ettirmeye dikkat etmeliyiz.

Cinsel istismardan sözedebilmek için çocuğumuzla bu kişi arasında en az 5 yaş fark olması gerekir. Kendi akranları ile yaptığı kendini tanımaya yönelik davranışlar veya cinsel şakalar cinsel istismar değildir.

İ. CEM KAYA
Psikolojik Danışman

Adım Çocuk



Adım çocuk... Düdüklü bir horoz şekerinde haykırıp dünyaya Sığınmak istiyorum sıcağınıza Koşuyorum... Adım çocuk... Bir hiç için dökülen kardeş kanlarına, Takılıp kırılan zeytin dallarına Düşüyorum... Adım çocuk... Kaf Dağı ardına sakladım hayallerimi Siz yok etseniz de ümitlerimi Düşlüyorum... Adım çocuk... Kar-kış değil şikayetim, soğuk değil Sevgisizlik donduruyor Üşüyorum...



Bülent Pınarbaşı

………………………………………………………………………………………………………………………………………..


Çocuklar mı yaşlı doğuyor, yoksa biz miyiz küçülen? Biz miyiz hala sevgiyi öğrenemeyen?

Onlar mı öğretemeyen, biz miyiz öğrenemeyen?

Oysa öğretmek istedikleri şey ne de basit, üstelik inatla öğrenmediğimiz gerçek sevgi; aslında eski bildiklerimizden…

Sadece hatırlamak... Yapacağımız tek şey bu iken niye bu kadar inatçı ve körüz bilmem?

Yok ya acımasız ve nankör şu adına çocuk denen o minik devler? Ne sanıyorlar bizi ve bu dünyayı? Oysa neler vermedik ki onlara biz? Devasa caddeler, kalabalık kentler, harika oyuncaklar, son teknoloji bilgisayarlar… Cep telefonu bile aldık onlara, playstationlar, bizdekinin birebir kopyası tabancalar, barbie bebekler. En gözde kolejlere yolladık, en marka giysileri giydirdik, her şeyin en zor satın alınanını ve değerli olanını sunduk ellerine… Ama yaranamadık, mutlu edemedik bir türlü…
Ne isterler ki daha? Bizim bezden bebeklerimiz vardı, telden arabalarımız, çamurdan tabaklarımız, lastik pabuçlarımız…

Üstelik bizim pornolarımızı yayınlayan son teknoloji bilgisayarlarımız da yoktu ki! Eski küçük radyonun başına geçip çocuk tiyatrosu saatini beklerdik biz… Evimizin önündeki çamur çimen karışımındaki toprağa yalınayak basarken Cat’lerimiz Adidas’larımız yoktu bizim… Arkadaşlarımızla haberleşmek için beyaz kağıda kara kalemle kelimeler döktürüp bir de postaya verirdik, Msn’lerimiz, maillerimiz Cam’lerimiz yoktu o zamanlar.

Dedik ya, çok nankör ve acımasız bu küçük devler!!!! Kalkmış horoz şekeri, zeytin dalı, sıcak bir kucak, üstüne üstlük bir de sevgi istiyorlar.
Ne kadar zor şeyler istediklerinin farkında değiller sanırım, öğretmek gerek onlara … Dünya onların gözündeki mavilikte ve pembelikte değil şimdi. Kanın kırmızısına, gecenin siyahına, paranın yeşiline boyadık biz dünyayı onlar gelmeden önce. Öğretmek gerek nereye geldiklerini, öğrenmeleri gerek kimseye güvenmemek gerektiğini…

Biz artık telden arabalarla oynamıyoruz, yazlık sinemalarda çekirdek çitlemiyoruz çocuk! Son model arabalara binebilmek, en markayı giyebilmek için ruhumuzu sattık, pornolarınızı pazarlayıp seyrediyoruz…
Ya da seyir edenleri seyrediyoruz…

Sevgi mi, o da ne ki????? Yenilir mi, içilir mi, giyilir mi, binilir mi, seyredilir mi?


Nesrin Dabağlar

Anne olmak garip şey..



Üşüdüğünde bana sıkı giyinmemi söyleyen ve acıktığında adam gibi yemek yememi öneren bir annem var. Bu cümlenin bir yerine “hala daha” diye bir ek yapmak istiyorum ama uygun bir yer bulamıyorum. Aslında bulmak da istemiyorum, çünkü bana bunları söyleyen birinin hala daha var olması hoşuma gidiyor.

Anne olmak garip bir şey. Önceleri kendini, kollarına verilen o tuhaf, minik yaratıkla birlikte dünyanın hakimi gibi hissediyorsun. Hatta ciddi anlamda bir yaratıcı gibi! Ama bir süre sonra o havandan eser kalmıyor, çünkü bir de bakıyorsun ki o tuhaf, minik yaratık seni parmağında oynatmaya başlamış.

Bu minik yaratıkların kesinlikle ilk öğrendikleri şey, ağlayarak yaptırabilecekleri şeylerin listesi. Annenin deneyimine ve sabrına göre bu liste uzayıp kısalabiliyor ama asla yok olmuyor. Sanırım annelerin, çocuklarının gözyaşlarına dayanamamasının temel nedenini de işte bu listenin durumu oluşturuyor ve her anne, göz ile yaş arasında ne zaman bir birliktelik keşfetse, başına gelebilecek şeyleri düşünüp kederleniyor.

Sonra tuhaf yaratık konuşmaya başlıyor ve bu da zamanla annenin ruh sağlığı hakkında ciddi anlamda endişelenmemize yol açıyor. Kutlamalarla karşılanan, masum tek bir sözcük. Masum bir “mu ne?” sorusu, ve sonrası.. Sonrası.. Belki de annelerin her sorunun cevabını bildiklerini sanmaları ve daha sorular sorulmadan olası cevapları vermelerinin nedeni budur.

Anne olmak öyle garip bir şey ki, bazen kendini bir tutsak gibi hissediyorsun. Minik yaratık hangi yaşının baharını yaşıyor olursa olsun, senin gözünde hep tuhaf, minik bir yaratık olarak kalıyor ve sen... onun hep orada, hep bir parçası senin olarak kalmasını istiyorsun.

Onun için gerekiyorsa dünyalara karşı durabileceğini, ama onun karşısında, aslında asıl tuhaf ve minik yaratığın kendin olduğunu anlıyorsun.

Anne olmak gerçekten çok garip bir şey, çünkü belki de yaşamın boyunca bir insanı gerçekten seviyorsun..

Ayşegül Engin

Çocuk Cinsel İstismarı



Hazırlayan: Prof. Dr İ. Hamit Hancı, Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Dr. Çağlar Özdemir, Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı

Cinsel çocuk istismarı nedir?

Çocuğun kendisinden en az 6 yaş büyük bir kişi tarafından cinsel haz amacıyla zorla ya da ikna edilerek cinsel etkileşime maruz bırakılmasıdır. Ensest, tecavüz, çocuğu pornografi ve fuhuş malzemesi yapmaktan; teşhircilik, cinselliği kışkırtan konuşmalar, cinsel ilişki ya da pornografik film seyrettirme,cinsel organları okşama, oral sekse kadar değişen eylemler cinsel istismar spektrumu içindedir.

Seksüel davranışların suç olması için gerekli koşullar nelerdir?

· 15 yaşını bitirmemiş kişiye yapılması (eylemde rıza olsa da suçtur),
· Reşit olmayan kişilere yapılması,
· Reşit olan kişiye zor ve şiddet kullanarak ya da tehditle yapılması,
· Hile ile gerçekleştirilmesi (narkoz, eter koklatma gibi),
· Akıl ya da beden hastalığından muzdarip kişiye yapılması,
· 15 yaşını bitiren kızın evlenme vaadiyle kızlığının bozulması,
· Seksüel olayların açıkta olması.

Hangi yaş grubunda çocuk cinsel istismarı daha sıktır?

Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımları incelendiğinde; %30'unun 2-5, %40'ının 6-10, %30'unun 11 - 17 yaş grubunda olduğunu görüyoruz. Bir başka deyişle olguların %70'ini küçük yaş grubu oluşturmaktadır. İstismara maruz kalan çocuklarda kız/erkek oranı 3'tür. Yurt içi yayınlarda ise kız/erkek oranı birbirine yakın bulunmuştur. İstismarcıların %96'sı erkek, %80'i de çocuğun tanıdığı birisidir.

Çocuklar yaşadıklarını neden söylemezler?

· Kendilerine inanılmayacağından korkarlar.
· Başlarının belaya gireceğinden korkarlar.
· İstismarcının tehditlerinden korkarlar.
· İstismarcıyı korumak isteyebilir, sevebilir ama yaptıklarını sevmezler.
· Nasıl anlatılacağını bilmeyebilirler.
· Cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler.
· Arkadaşları tarafından dışlanabileceklerinden korkarlar.
· Homoseksüel olarak adlandırılabileceklerinden korkarlar.
· Büyüklerle (otorite figürleriyle) cinsel
· konuları konuşmaktan utanırlar, korkarlar.
· Gammaz olarak adlandırılmak istemezler.
· Iyi çocukların cinsellikle ilgili sözcükleri kullanmasının doğru olmadığı söylenmiştir.

Çocuklar sonunda nasıl söylerler?

İstismarın derecesi, sıklığı artar ve çocuğu korkutursa, Cinsel istismardan korunmayla ilgili bilgi alırsa ve kendisine yapılanın doğru olmadığını fark ederse ve söylenmesi gerektiğini öğrenirse, Çocuklar sırlarını en yakın arkadaşları ile paylaşmak isteyebilirler.
Kardeşleri kendisinin ilk istismar edildiği yaşa gelmişse onları korumak maksadıyla, Ergenliğe gelmişse hamilelikten korkar ya da istismarcının baskısından kurtulmak için, Çocuk güvenebileceği ve kendisi ile yakından ilgilenen bir yetişkinle karşılaştığı zaman, Fiziksel bir yakınması (üriner enfeksiyon vb.) sonrası doktora gittiğinde.

Yüreğimde Bir Çocuk

Her şey çoğalır dünyada yaşamak adına
Kanundur bu.
Sevgi çoğalır, övgü çoğalır, kaygı çoğalır
Kin, nefret, düşmanlık
Yalan ve yalınlık
Yılanlık
Çıyanlık çoğalır.
Sitemler de, görkemler de çoğalır.
Gözpınarlarındaki yaş,
Dudak kenarındaki kırık dökük ve yavaş
Ve tedirgin gülüş ve bakış
Ve kaçışlar da çoğalır, kaçınılmaz...
Her şey çoğalır dünyada
Var olan ve olacak
Yar olan ve sıcak
Kurak ve bireysel sevgiler
Sevgililer
Kahrolası ihanetler çoğalır.
Yakınlıklar çoğalır teknoloji gereği
Hasretler çoğalır yakınlaştıkça
İnsan insana uzaklaşır,
İnsan kendinden uzaklaşır
Uzaklar çoğalır uzlaşılmaz biçimde
Us almaz bunu...
Her şey çoğalır kolay ya da yapay
İnkar edilemez bir gerçek ve isyan
Kar eylemez çoğalsa da zamana uyup
Çığ gibi çoğalsa da çağ tekdüze
Bir yalnızlık yerinde sayar uygun adım
Çünkü o zaten çoktur,
Ve yalnızlık suçtur bu zamanda
Ve çocuktur.
Ve çocuk,
Umuttur her daim yüreklerde.
İşte ben de böyle
Çoğalmakla çocukluk arasında
Med-cezirler yaşamakla
İhanet etmekteyim insanlığa
Yüreğimde bir çocuk,
Yüreğim de bir çocuk...

Bülent Pınarbaşı

Hayata ihanet ederek, eziyet ederek, kirlenerek çoğalmak mıdır büyümek?
Yıllar geçip gittikçe çocuk kalmak, çocukça kalmak bu kadar zor mudur ki, büyüyenler etrafta bu kadar çirkince dolaşıyorlar?
Cevabını biliyoruz aslında, biliyoruz da çocukluğun saflığına ve yalınlığına inat; karmaşık bahaneler üretip kirlenerek yaşama devam etmeyi seçiyoruz nedense…

Doğanın aslı masumdur, temizdir, çocuktur. Öyle olmasa insan denen muhteşem varlık; buraya geldiği ilk yıllarda yüzünde gülücükler, gözlerinde o saflıkla bakamaz hayata ve kendinden önce gelen dünyalılara… Öyle olmasa çocuk gözlerdeki o neşe, içimizde umut çiçeklerini açtıramaz… Söyleyin haydi, kaçınızın yüreğinde açmadı o çiçekler, gerçekten bakmayı bildiğinizde, gerçekten onunla aynı frekansta titreşebildiğinizde, onunla aynı gülümsemeyi paylaşabildiğinizde?

Evet, çocuk umuttur, gelecektir, yarındır. Ve evren, dünya adındaki mavi gezegenden umudunu kesmediği sürece çocuklar doğmaya ve büyümeye devam edecektir. Taa ki çocuk kirlenmeden büyümeyi öğrenene dek… Taa ki dünya tüm kirliliğinden temizlenene dek…
Ne diyor şarkı? “Benim hala umudum var”

Nesrin Dabağlar

Pedofili (Çocuk Tacizi) Vakaları Hakkında Detaylı Bir Çalışma



Son bir yıldır sadece özel kurbanlar üzerine uzmanlaşmış dedektiflerin yaşamlarını anlatan ve Digitürk / Dizimax kanalında yayınlanan “Law & Order SVU” dizisine sarmış durumdayım. Diziyi her izlediğimde, özellikle yer verilen konuların pedofili üzerine yoğunlaştığını fark etmeye başladım. Dizinin yayınlamaya başlandığı ve çekildiği tarihleri, dönemin gerçek haberleri ile parallel incelemeye başladığımda aslında izlediklerimin gerçek olaylardan alındığını midem bulanarak öğrendim. Bu andan itibaren tek bir hayalim oldu: “Cinsel tacize uğrayanlar çocuklara bir şekilde yardım etmek.” Bunu tek başıma yapamayacağımı biliyorum. Bir gün sadece bu grup çocuklar için bir vakıf kurmayı hayal ediyorum, gerekli rehabilitasyonların verildiği, sevgi gördükleri ve kaybettikleri zamanları yeniden kazanacakları bir yer kurmak istiyorum.

Ama bu o kadar uzak bir hayal ki, yapabileceklerimi sıralamaya ihtiyaç duymaya başladım. Bunun üzerine şuna karar verdim: Biz Türk halkı olarak, söz konusu çocuklarımız olduğunda tırnaklarını hızla çıkarabilen ve en ağır cezaları hak gören bir toplumuz. İzlediklerim, dinlediklerim ve duyduklarım Amerika’da hızla çoğalan olayların belki de yakında Türkiye’ye de geleceğini düşündürtüyor bana. Ve artık sesimizi bir şekilde çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum.

Evlere giren internetle onları korumanın yolu neredeyse gardiyanlık olmaya başlamışken, onların bu korku ile büyümesini de istemiyorum. Yapabileceğim tek şeyi yapıyorum şimdi, size bu konuda öğrendiğim herşeyi yazıyorum ki, bilerek ve önlem alarak ve bunları herkese anlatarak yaşayın. Bir çocuk, bir tek pedofili hastasından kurtarılsa bu bile büyük bir adım olacaktır.

Bu aşamadan sonra okuyacağınız her şey araştırmalara ve gerçek olaylara dayalıdır. Kaynaklara özellikle yer verdim ki daha detaylı bakmak istediğinizde ulaşmanız gereken yerleri bilin. Acıtsa da uzun da gelse bu yazıyı okuyun. Çünkü pedofili asrın sorunudur ve Türkiye’de de hızla yayılmakta ve çocuklarımızı tehdit etmektedir.
Bakın bana bu olayların son yıllarda arttığı konusunda katılanlar da var: "Bir haftada olanlar eskiden beş yılda olmuyordu" Mustafa Eşmen (Doğan Haber Ajansı Yaz işleri Müdürü)Bu işi 34 yıldır yapıyorum. Bir haftada olanlar eskiden beş yılda olmuyordu. O derece yükseldi. 1970'lerde üçüncü sayfaya hangi manşeti atalım diye kök söküyorduk. 80'lerde de bunlar yoktu. Ama şimdi elinizi uzattığınız yerde bu tür haberler var.

28 Temmuz 2006 Hürriyet Gazetesinin hazırladığı haberden: Şınav çektirirken tecavüz etmiş İstanbul’da altı çocuğa tecavüz, birine tecavüze teşebbüsle suçlanan yüzbaşı Bülent A.’ya bir dava daha açıldı. Dava sayısı 6’ya, hapis istemi 81 yıla yükselen Bülent A.’ya son dava, şınav çektirme bahanesiyle yere yatırdığı 12 yaşındaki S.Ö.’ye tecavüz ettiği iddiasıyla açıldı. S.’nin t-shirt, şort ve iç çamaşırından alınan örneklerle biyolojik inceleme yapıldı. İncelemede, S. olayında da sperm örneklerinin Bülent A.’ya ait olduğu ortaya çıktı. Sayıları dünyada hızla artan ve neredeyse heteroseksüelleri azınlık hale getiren bu gruplar hakkındaki haberler, Michael Jackson’ın çocuk tacizi suçdan mahkemeye çıkması ile daha gözönünde olmaya başladı.

İstatistiklere baktığımda aslında bilinenden daha fazla çocuk tacizi vakasının hem Türkiye’de hem de dünyada var olduğunu gözüyoruz. Avrupa ülkeleri ve ABD’de pedofili vakaları tırmanıyor. İtalya’da her gün iki çocuk cinsel tacize maruz kalıyor, yılda 21 bin pedofili vakası yaşanıyor. Dünyada son 4 yılda çocuklara yönelik taciz veya şiddet uygulamaları yüzde 90 arttı. Tecavüzcülerin tahminen yüzde 5'i ortaya çıkarken yüzde 95'i gizli kalıyor. Ensest ilişkilerin ise binde biri ortaya çıkıyor. Adliyelerdeki 4 tecavüz davasından biri çocuklarla ilgili. İnternet kullanıcılarının yüzde 60'ı porno, bunların da yüzde 40'ı çocuk pornosu sitelerini ziyaret ediyor.

İstanbul'un işlek merkezleri Kadıköy ve Tahtakale'de çocuk pornosu CD'leri sokakta pazarlanıyor. Buna karşılık, polisin çocuklara yönelik cinsel istismarla ilgili özel birimi yok. Yeni TCK'da bile cezalar yetersiz. Daha önce bu suçtan yakalanan öğretmen Özgen İmamoğlu 10 ayda serbest kaldı. Vakalar ağırlıklı olarak çekirdek ailede yaşanan bu olay, çoğu zaman çocuğun veya annenin susması ile örtbas ediliyor.Yetimhanelerdeki çocuklar, hapishanelere küçük yaşta düşen çocuklar sürekli cinsel tacize maruz kalıyor ve dışarı çıktıklarında kimisi aynı eğilimlere sahip ve sorunlu bireyler olarak hayatlarına devam ediyorlar. ( Kaynak: Akşam Gazetesi, Pedofili dosyası, 2004)

Internetin hızla yayılması, çocuk pornografisine ulaşımı da kolaylaştırdığından aslında çocuklarımızı, kendi evimizde dahi koruyabilmemizi engellemeye başladı. Çocuklara mail veya chat aracılığı ile ulaşan pedofili hastaları kimi zaman çocukları kendileri ile buluşmaya ikna ederek emellerine ulaşabiliyor. Yaşı henüz genç, ergenlik çağındaki kızları yurtdışında internet aracılığı ile kendisiyle kaçmaya ikna eden pedofili hastaları soluğu Çek cumhuriyet, Hollanda, Tayland gibi ülkelerde alıyor. Bu ülkelerde cinsellik, fahişelik, çocuk tacizi konularında oldukça zayıf kalan yasalar var. Hatta kimi ülkelerde bu turizm için büyük bir pazar olarak görülen bir durum. Belli sokaklarda pembe- mavi perdelerin asıldığı evlerde 12 yaş altı kız ve erkek çocuklarla para karşılığı birlikte olunabiliyor. Bu öyle büyük bir yaygınlığa sahip bir işletmeki yurtdışından turlarla insanlar getiriliyor. İş adamları, bankacılar, zenginler ve hatta doktorlar. Bu bir hastalık olarak kabul edildiğinden elbette iş kolu ve ekonomik- sosyal bir benzerlik aksettirmesine gerek yok kitlede. Bazı ülkelerde, çocukların illegal olarak pornografik eylemlerde kullanıldığı yöresel showlar da yapılmaktadır. Örneğin Goa’da göçmen fahise kadınların, ergenliğe gelmemis kızlarına, barlarda erotik danslar yaptırıldığı tespit edilmistir (INSAF, 1995).

John Hopkins Üniversitesi'nin Koruma Projesine göre, bazı toplumlarda çocuk trafiği çok yüksek seviyelerde seyretmektedir. Elde edilen verilere göre, Indiana’da 14 yasındaki 200.000 Nepalli kızın seks kölesi olarak çalıstırıldığı, Sri Lanka’da yasları 6 ila 14 arasında değisen 10.000 çocuğun geneleve düstüğü, 600.000 Taylandlı çocuğun fahiselik için satıldığı ve 1991-97 arasında Komboçyalı 15.000 kızın cinsel kölelik için satıldığı tespit edilmistir (JHU, 2004). Son yıllarda yapılan çalısmalara göre çocuk pornografisine kaynaklık eden ülkelerde bası Rusya çekmekte, ikinci sırayı da Amerika almaktadır.
( Kaynak: Turkish Journal of Police Studies , Vol: 7 Issue:1, pp.97-116, 2005,INTERNET ÜZERİNDEN ÇOCUK PORNOGRAFİSİ VE MÜCADELEDE YASANAN SIKINTILAR, Child Pornography on Internet and the Difficulties in Combating, Yusuf UZUNAY,Mustafa KOÇAK)

Hollanda’da pedofililer tarafından kurulan bir siyasi parti bile var. Çocuk tacizinin suç olmadığını, 12 yaşın altındaki çocuklara istekleri ile yaşça büyük pedofili hastaları ile birlikte olma hakkı verilmesini, çocuk pornografisini yasal hale getirilmesini talep eden bu siyasi parti, haklın büyük tepkisini topluyor. Kaynak: Hürriyet Gazetesi, 31 Mayıs 2006 tarihli haber’den: “Hayırseverlik, Özgürlük ve Farklılık (NVD) adıyla parti kuracaklarını açıklayan Hollandalı pedofililer (sübyancılar) ülkeyi şoke etti. Fuhuş, uyuşturucu ve eşcinsel evlilikleri doğal karşılayan Hollanda’da halkın yüzde 82’si "durdurun bunları" diyor. HOLLANDA’da, çocuklarda yasal cinsel ilişki yaşının düşürülmesini isteyen pedofililer (sübyancılık), "seslerini duyurmak" için siyasi parti kuruyorlar. Hayırseverlik, Özgürlük ve Farklılık (NVD) partisinin internet sitesindeki açıklamada, resmi başvurunun yarın yapılacağı bildirildi. Parti, yasal cinsellik yaşının önce 12’ye indirilmesi, nihayetinde de yaş sınırının tamamen kaldırılması için mücadele edileceğini açıkladı.”

İngiltere sokaklarda ve okul çevrelerinde dolaşan pedofili hastalarına karşı çocukları korumak adına bir yöntem geliştirmiş durumda: Okulla ev arasında güvenilir kişilerin evleri belirleniyor ve camlarına yeşil işaretler konuyor. Çocuklara, “Bir yabancı sana saldırıda bulunursa hemen yeşil işaretli eve koşacaksın!" diye öğütleniyor. Bu sistem İngiltere dışında İsveç ve Norveç’te de uygulanıyor.

Bazı ülkelerde yapılan araştırmalarda konu ile ilgilenen ve bunun pazarlamasını yapan şebekeler hızla çökertilmeye başlandı. 1998 yılında çökertilen Wonderland adlı grup da bunlardan birisiydi. Dünyanın 14 ülkesinde çocuk pornografisi operasyonları düzenlendi. Çeşitli ülkelerden birbirini tanıyan ve birbiriyle haberleşen, Wonderland adı verilmiş bir clup çatısı altında toplanan 200 kadar çocuk pornografisi düşkününün evlerinde yapılan aramalar ve 100 kadarının gözaltına alınmış olması Bilişim 98'deki İnternet meraklılarının da önemli konuşma konularından biri haline geldi. Operasyona ilişkin olarak konuşanları en çok şaşırtan konu, bu "sapkın" eğilimin 2 yaşına kadar olan çocukları da pornografi malzemesi olarak görmesiydi.

İnternet'te çocuk pornografisi değiştokuşu ve satışı yapan bu kişiler, 2 yaşındaki bebekleri bile pornografi malzemesi haline getirmişlerdi. İnternet üzerinde çocuk pornografisi yayınları yapan birçok şirkete dünyanın 20 ülkesinde baskınlar düzenlendi. İngiltere ve ABD'nin birlikte yürüttükleri araştırmalar sonucu belirlenen adreslere baskınlar düzenleyen yerel polis, 100 binden fazla film ve resmin yok edildiğini açıkladı. Operasyonlar, ABD ve İngiltere'nin yanında, buralarda ele geçirilen ipuçlarından yola çıkılarak Avustralya, Avusturya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Almanya, İtalya, Norveç, Portekiz ve İsveç'de de gerçekleştirildi. ( Kaynak: Hürriyet Gazetesi, 6 Eylül 1998) Ancak ucu bucağı öylesine geniş ve kapalı kalmış bir kutu ki çözümü için devlerin iş birliği ve yardımlaşma gerekmektedir.
Kaynak: Hürriyet Gazetesi, 24 Temmuz 2006 tarihli haberden...

Hollanda'da, çocuklara cinsel taciz ve tecavüzde bulunan bir şebeke ortaya çıkarıldı. Amsterdam polisinden yapılan açıklamada, şebeke elemanlarından ikisinin Hollanda'da, ikisinin Portekiz'de yakalanarak gözaltına alındığı belirtildi. Şebekenin, 8 ve 16 yaşlarında 4 çocuğun polise başvurusu üzerine yapılan izleme sonucu ortaya çıkarıldığı, gözaltına alınan şebeke elamanlarının Hollanda'da ikamet eden Amerikan vatandaşları olduğu kaydedildi. Bilgisayar uzmanı olarak çalıştığı bildirilen sanıkların yaşlarının 55 ile 68 arasında değiştiği, birinin ABD'de benzer suçtan arandığı ifade edildi.

Internet belki hepimiz tarafından büyük bir bilgiye ulaşım aracı olarak görülse de söz konusu pedofili ve çocuk pornografisi olduğunda bu sıklıkla kullanılan ve kolay ulaşımı sağlayan tehlikeli bir silaha dönüşmektedir.Uluslararası platformda, internet üzerinden web sitesi yayınlayanlara yönelik veya web sunuculuğu hizmeti veren sirketlerin yayıncılık esaslarını düzenleyen, herhangi uluslar arası bir hukukidüzenleme bulunmadığı gibi ülkemiz kaynaklı yayın ve yayıncılık esaslarına iliskin bir hukuki düzenleme de bulunmamaktadır. Bu da internet üzerinden çocuk pornografisi yayını ve ticaretini yapanların isini oldukça kolaylastırmaktadır. Türkiye’de, çocuk pornografisi ticareti, genellikle web siteleri üzerinden gerçeklestirilmektedir. Emniyet güçleri tarafından yapılan çalısmalarda, bu tip web sitelerinin çoğunun, Türkiye’de web sunuculuğu hizmeti veren fakat sunucularını yurt dısında barındıran sirketler tarafından yayınlandığı tespit edilmistir (AEM, 2004). Asıl sorun, web sunuculuğu hizmeti veren sirketlerin, devlette herhangi bir kaydının tutulmaması ve bu sirketlerin kendilerinin de hizmet verdikleri alan adlarına yönelik detaylı ve doğru kayıt bulundurmamasıdır. Yapılan arastırmalarda, ilgili alan adı kayıtları incelendiğinde, büyük oranda sahte olan ve hiçbir geçerliliği bulunmayan bilgilere rastlanılmaktadır.

Yine baska bir sıkıntı ise, ülkemizde internet vasıtasıyla islenen suçlar ve çocuk pornografisi suçları yönünden; suç yerinin tespiti, yer itibariyle yetkili adli merciin tayini, internet servis sağlayıcı sirketlerin suçun failine ve fiilin ispatına yönelik delillere ulasma noktasındaki sorumlulukları gibi alanlarda herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmamasıdır.Internet’in bir pornografi yayın aracı olarak hızla yaygınlasması sonucu, bu alanda isin kirli yönleriyle uğrasan insanların, çocukları daha da çok siddete ve uygunsuz cinsel iliskiye maruz bırakacak görüntüleri olusturmak için, birbirleriyle yarısır pozisyona girdikleri tespit edilmektedir. Buna rağmen ülkemizde, henüz bu alanda mücadele edebilecek teknik polis ve adli birimlerin yeterince olusmadığı göze çarpmaktadır. Türkiye’de, gerek çocuk pornografisi, gerekse bilisim suçlarının diğer alanlarında çalısan çok az birim olmakla birlikte, varolan birimlerin de birbirlerinden çok kopuk çalıstığı, gerekli eğitim ve teknik destek sağlanmadığı için olaylar esnasında oldukça yetersiz kaldıkları görülmektedir. . ( Kaynak: Turkish Journal of Police Studies , Vol: 7 Issue:1, pp.97-116, 2005,INTERNET ÜZERİNDEN ÇOCUK PORNOGRAFİSİ VE MÜCADELEDE YASANANSIKINTILAR, Child Pornography on Internet and the Difficulties in Combating, Yusuf UZUNAY,Mustafa KOÇAK)

Türkiye’de de durum farklı değil: Kayıtlı internet kullanıcılarına ve internet kafelerde kullanımlara yönelik araştırmalara ait istatistiklere göre; Türkiye'de internet kullanıcılarının yüzde 65'i porno film izleme amacıyla internete giriyor. Emniyet'in tespitine göre bu yüzde 65'lik porno meraklısının yüzde 40'ı da çocuk pornosu için internete giriyor.İstanbul'da son 8 ay içerisinde Güvenlik Şube ve Mali Şube Müdürlüğü ekiplerinin sadece seyyar tezgahlara yönelik operasyonlarında 485 kişi porno cd sattıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. Bu kişilerin tezgahlarında 22 bin 500 cd ele geçirildi. Ele geçirilen cd'lerin yaklaşık yüzde 40'ının yine çocuk pornosu olduğu öğrenildi. Üstdüzey bir Emniyet yetkilisi Türkiye'de çekilmiş çocuk pornosu bulunmadığını söyledi. Piyasada satılan çocuk pornolarının daha çok eski doğu bloku ülkelerinde çekilen çocuk pornoları ile Yugoslavya'daki savaştan kaçan çocukların kamplarda çekilen tecavüz görüntüleri oluduğunu ifade eden yetkili şunları söyledi: 'Bunları internetten indirip, çoğaltarak, özellikle Tahtakale ve Kadıköy gibi halkın kalabalık olduğu yerlerde satıyorlar. Sık sık düzenlediğimiz operasyonlarla bunları topluyoruz. Ama talep o kadar fazla ki, mücadelede zorlanıyoruz' dedi. ( Kaynak: 12,05,2004 Akşam Gazetesi)

Oysa ki dünyada yapılan tüm baskınlar sonrasında yapılan araştırmalarda çocuk pornografisi sağlayan, çeken, satan kişilerin de pedofili hastası olduğu ve bizzat kendilerinin de yer aldığı görüntüler tespit edilmiştir. Bu da bu sağlayıcıların da birer tehlike olduğu geçreğinin altını çizmektedir. Sanal ortamda 7 bin 650 adet sansürlenmiş pedofili sitesi var. Çocuk şiddetini yansıtan fotoğrafların tanesi 30-100 dolara alıcı buluyor. Çocuk pornografileri 1986'dan beri interneti kullanıyor. 2003 yılı içerisinde ABD'de bin kişi çocuk pornosu yüzünden tutuklandı. 7 bin kişi de arananlar listesinde. ( Kaynak: Turkish Journal of Police Studies , Vol: 7 Issue:1, pp.97-116, 2005,INTERNET ÜZERİNDEN ÇOCUK PORNOGRAFİSİ VE MÜCADELEDE YASANANSIKINTILAR, Child Pornography on Internet and the Difficulties in Combating, Yusuf UZUNAY,Mustafa KOÇAK)

Çünkü bu büyük bir pazar ve sayıları çok yüksek olan bu grup bulunmaz bir kanya olan internet, uluslararası acentalar inanılmaz paralar karşılığı çocuk ticareti yapıyor. Sanal pedofili piyasası 5 milyar dolar civarında.

Sadece bu nedenle bile sesimizi duyurmak için daha yüksek sesle bağırmalı ve çocuklarımızı, sermaye haline getirmesine isyan etmeliyiz.

Esra Baykal Çetinkaya